Recebin İlk Üç Gün Orucu Tutmak

Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: 

"Recebin ilk gününün orucu üç senenin (günahlarının) kefaretidir. İkinci günün orucu iki senenin, üçüncü günün ise bir senenin kefaretidir. Sonra her gün bir aylık bağışlanmadır."

Hadisin Arapçası şöyle:

 صومُ أولِ يومٍ منْ رجبَ كفارةُ ثلاثِ سنينَ، و الثاني كفارةُ سنتينِ، و الثالثُ كفارةُ سنةٍ ثمَّ كلُّ يومٍ شهرًا

   Bu hadisi Hallâl isimli âlim Fezâilü Receb kitabında rivayet etmiş. Şevkânî gibi bazı âlimler hadisin uydurma olduğunu, Elbânî ve diğer bazı âlimler ise zayıf bir rivayet olduğunu söylemiş.
   Burada şunu hatırlatmak istiyorum: Zayıf hadis demek, "Peygamberimiz söylemiş ama, öbür sözleri kadar mühim değil" anlamına asla gelmiyor. Bunu hiçbir İslam âlimi söylemez. "Zayıf hadis şu manaya geliyor" demeden önce "hadis"in anlamını sizlerle paylaşayım: Hadis, Peygamberimiz'e âit olduğu iddia edilen söz demektir. Bu iddia güçlü ise hadise sahih denir. Bu iddia zayıf ise ona "zayıf hadis" denir. Yoksa tabi ki de Peygamberimiz'in söylediği kesin olarak bilinen bir sözün zayıfı şişmanı olmaz. Ama ona nisbet edilen, onun olduğu iddia edilen her söz, gerçekten de hadis değildir. İddia kuvvetli ise o sözün hadis-i şerif olduğuna inanırız. İddia zayıf ise inancımız da zayıf, ihtimalli olur. İddia çok çok zayıf ise yani hadis münker ya da uydurma ise mesela, o zaman o sözü zihnimizde Rasûlullah'ın buyruğu gibi tutmayız.
  
 Peki bu zayıf hadis ne kadar zayıf? Doğrusu bunun bilgisini bulamadım. Herhalükarda zayıf hadislere karşı bakışımızın nasıl olması gerektiğini sizlere arz edeyim.

"Peki Receb ayının ilk üç gün orucuyla ilgili zayıf hadisle amel edebilir miyiz?" -Kanaatimce edebiliriz; ancak 1) Bunu kesin bir sünnet gibi görüp yaymayacağız, yayarken dikkat edeceğiz 2) Kendimiz "böyle bir fazilet ihtimalinden dolayı" bununla amel ederken bunu büyük bir takva nişanesi görüp, o günlerde oruç tutmayanları takva ehli olmamakla suçlamayacağız. 3) Böyle bir hadis olmadığını, uydurma olduğunu söyleyenleri fasık, sapık, yoldan çıkmış diye suçlamayacağız. Zira muteber âlimlerden buna "çok zayıf, asılsız" diyen olmuş.     Zayıf ihtimalli bir fazileti elde edelim derken, yüzde yüz riskli bir hataya düşüp
müslümanları dışlamamalıyız. Yoksa Allah korusun, Dimyat'a bulgura giderken, eldeki pirinçten olabiliriz (Bilerek ters söyledim :) )

Bu söylediklerim, benim yeni bulduğum şeyler değildir. 7-8 senedir bu meseleleri büyük hocalardan dinliyorum, sorular soruyorum. Fakat inanın bana da en fazla, hadis usulü okuyup okutunca yerleşti. Ondan önce hocalarım ne kadar güzel anlatsa da birşeyler havada kalıyor gibiydi. Alt yapının önemini yakından idrak ettim.












Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Cenneti ve Cehenemi Yaratmasaydım, İbadete Lâyık Olmaz Mıydım" Rivayetinin Sıhhat Durumu

Berâat Gecesi Kılınacağı Söylenen 14 Rekatlık Namaz Rivayeti Sahih Midir?