MESCİD-İ AKSÂ İLE İLGİLİ BAZI HADİSLERİN SIHHAT DURUMU
1. HADİS
Zi’l-Esâbi’ Sevbân b. Yemred (r.a.) dedi ki: “Yâ Rasûlallah! Şayet biz senden sonraya kalıp sıkıntıya düşecek olursak bizim nereye gitmemizi emredersin?” Efendimiz (sav): “Sana Beyt-i Makdis’e gitmeni tavsiye ederim. Umulur ki Allah sana oradaki mescide gidip gelecek nesiller verir” buyurdu.
Hadis şu eserlerde senediyle rivayet edilmiştir: İbn Sa'd, et-Tabakâtü'l-Kübrâ, (Mektebetü'l-Hâncî), IX, 427; İbn Ebî Hayseme, et-Târîhul-Kebîr, I, 212 (Bu varyanta göre Peygamberimiz sadece 'Sen Şam'da kalmaya bak' buyurmuştur); Taberânî, el-Mu'cemü'l-Kebîr, no: 4237. Bu eserlerde hadis Osman b. Atâ tarîkıyle rivayet edilmiştir.
Hadisi Taberânî'nin eserinden, sened ve metniyle birlikte arz edelim:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ الْمُعَلَّى الدِّمَشْقِيُّ، ثنا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، ثنا مُحَمَّدُ بْنُ شُعَيْبٍ، ثنا عُثْمَانُ بْنُ عَطَاءٍ، أَنَّ زِيَادَ بْنَ أَبِي سَوْدَةَ حَدَّثَهُ، عَنْ أَبِي عِمْرَانَ، عَنْ ذِي الْأَصَابِعِ، أَنَّهُ قَالَ: يَا رَسُولَ اللهِ إِنِ ابْتُلِينَا بِالْبَقَاءِ بَعْدَكَ فَمَا تَأْمُرُنَا؟ فَقَالَ: «عَلَيْكَ بِبَيْتِ الْمَقْدِسِ لَعَلَّ اللهُ أَنْ يَرْزُقَكَ ذُرِّيَّةً تَغْدُو إِلَيْهِ وَتَرُوحُ»
"Bize Ahmed b. Muallâ ed-Dimaşkî rivayet etti, dedi ki: Bize Hişâm b. Ammâr rivayet etti, dedi ki: Bize Muhammed b. Şu'ayb rivayet etti, dedi ki: Bize Osman b. Atâ rivayet etti ki, Ziyâd b. Ebî Sevde ona şöyle rivayet etmiş: Ebû İmrân'dan; o da Zü'l-Esâbi'den şöyle rivayet etti, Zü'l-Esâbi' dedi ki: “Yâ Rasûlallah! Şayet biz (senin vefatını görmekle) senden sonraya kalma musibetine düşecek olursak bize ne emredersin?” Efendimiz (sav): “Sana Beyt-i Makdis’e gitmeni tavsiye ederim. Umulur ki Allah sana oradaki mescide gidip gelecek nesiller verir” buyurdu."
İbn Sa'd'ın rivayetinde ise Osman b. Atâ hadisi "babasından; o, Ebû İmrân'dan; o da Zü'l-Esâbi'den" senediyle rivayet etmiştir. İbn Adiy'in el-Kâmil'deki (IV, 19) rivayetine baktığımızda, Osman'ın hadisi direkt Ebû İmran'dan rivayet ettiğini görürüz. Bu da senedde ızdırap olduğu anlamına gelir.
Osman b. Atâ, Atâ el-Horâsânî'nin oğlu olup zayıflığında ittifak edilen bir ravidir.
Dolayısıyla bu hadisin senedine de zayıf hükmü verilmiştir. İbn Adiy ise hadisin sâlih ve müstakim olduğuna hükmetmiştir. Doğrusunu Allah bilir.
2. HADİS
Hz.Muhammed’in (sav) azatlısı Meymûne rivâyet ediyor: Bir gün "Yâ Rasûlallah! Bize Beytü’l-Makdis’i anlatır mısın" dedim. Hz. Peygamber buyurdu ki: "Orası haşır ve neşir yeridir. Oraya gidin ve namaz kılın. Oradaki namazın ecri başka yerdekilerin bin katıdır." Ben "Ya buna gücüm yetmezse ne yapayım?" diye sordum. Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "O halde Beytü'l-Makdis'in kandillerini aydınlatacak yağ gönderirsin. Kim bunu yaparsa, oraya gitmiş gibi olur."
Hadisin, İbn Mâce'nin eserinde yer alan orijinal metni şöyledir:
عَنْ مَيْمُونَةَ مَوْلَاةِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم، قَالَتْ: قُلْتُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، أَفْتِنَا فِي بَيْتِ الْمَقْدِسِ! قَالَ: "أَرْضُ الْمَحْشَرِ وَالْمَنْشَرِ، ائْتُوهُ فَصَلُّوا فِيهِ، فَإِنَّ صَلَاةً فِيهِ كَأَلْفِ صَلَاةٍ فِي غَيْرِهِ" قُلْتُ: أَرَأَيْتَ إِنْ لَمْ أَسْتَطِعْ أَنْ أَتَحَمَّلَ إِلَيْهِ؟ قَالَ: "فَتُهْدِي لَهُ زَيْتًا يُسْرَجُ فِيهِ، فَمَنْ فَعَلَ ذَلِكَ فَهُوَ كَمَنْ أَتَاهُ"
Hadis şu eserlerde senediyle rivayet edilmiştir: Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, no: 27626; Ebû Dâvud, no: 457; İbn Mâce, no: 1407; Tahâvî, Şerhu Müşkili'l-Âsâr, no: 610; Ebû Ya'lâ, el-Müsned, no: 7088; Taberânî, el-Mu'cemü'l-Kebîr, XXV, 32, no: 54, 55 ve diğerleri.
Tüm bu eserlerde hadis Ziyâd b. Ebî Sevde kanalıyla rivayet edilmiş, rivayetlerin bir kısmında Ziyâd hadisi kardeşi Osman'dan, o da Meymûne'den (r.anhâ) nakletmiştir. Bazı varyantlara göreyse Ziyâd hadisi doğrudan Meymûne'den rivayet etmiştir.
İmam Zehebî, bu hadisin sened ve metnini tenkit etmiş, neticede hadise "münkerun cidden: son derece münker" hükmü vermiştir. Sened ile ilgili yönelttiği tenkitler, hadisin senedinde yer alan Ziyâd b. Ebî Sevde'ye itimad edemediği ve hadisin Ziyâd'dan, senedinde ihtilaf ile nakledildiği içindir. Ayrıca senedin ittisalinden de emin olamamıştır. (Bkz. Mîzânü'l-İ'tidâl, II, 90, Ziyâd b. Ebî Sevde'nin biyografisi.)
İmam Zehebî'nin bu rivayetin metnine yönelttiği tenkitleri ise olduğu gibi nakledelim. Zehebî, el-Mühezzeb Fî İhtisâri's-Süneni'l-Kebîr adlı eserinde (II, 869) der ki:
"Bu, münker bir haberdir. Nasıl olur da Hz. Peygamber (sav), (o dönemde Beytü'l-Makdis'te bulunan) Hristiyanların, heykel ve haç sembollerini aydınlatmaları için kandillere yağ gönderilmesini emreder? Hem, zeytinyağının menbaı zaten Arz-ı Mukaddes'tir. Zeytinyağı bulunmayan Hicaz'dan, asıl madenine zeytinyağı göndermek olacak iş midir? Üstelik Peygamberimiz, kendi mescidinde ateş ve kandil yakılmasını emretmemiş, böyle bir şey yapmamıştı..."
Diğer âlimlerden de hadise zayıf hükmü verenler olmuştur. Bkz. Abdülhak el-İşbîlî, el-Ahkâmü'l-Vustâ, I, 298; Ebu'l-Hasen İbnü'l-Kattân, Beyânü'l-Vehm ve'l-Îhâm, V, 535.
Yorumlar
Yorum Gönder